Özgür Tasarım
Özgür tasarım mümkün mü? Bu iş ile uğraşanların yaratıcı olmak istiyorlar ise, ilk takılacakları sorulardan birisi budur. Tamamen zihinlere hükmetmeye odaklanmış bir egemenlik çağında, zihinsel özgürlük ve özgür zihnin özgür tasarımı gerçekleşebilir mi?
Özgür tasarımın geçmişi insanın düşünebilme yetisi, yani soyutlayabilme yetisinin geçmişi kadar eskidir. Soyutlayabilmek ve düşünebilmek nedir ve nasıl olur sorusunun cevabı dahi bu çağda, bu zamanda birçok beyinde yoktur. Kendiliğinden olduğu sanılır ve varsayılır. Doğal olarak da tasarımın da düşünselliği kendiliğinden olduğu öngörüsü ile hareket edilir. Bu durumun böyle tezahür etmesi için de hiçbir çabaya gere yoktur. Bu zaten çabasız beyinlerin sürecidir. Bu beyinlerin özgür tasarım gibi dertleri olmadıkları için, bu beyinler ile en azından bu konuda uğraşmaya da gerek yoktur.
Özgür tasarımın en temel yanılgısı, sunulanı yeniden üretmesidir. Televizyon, internet, gazete şu ya da bu yol ve yöntem ile, insan beynine şırınga edilen, şırınga edildiği dahi fark edilmeyen, düşüncenin, tasarımın, bir başkası tarafından yeniden üretilmesi, yeniden üretilir iken de bunun yeni, yaratıcı sanılmasıdır. Dünyanın bütün ülkelerinde, beğeniler nerede ise aynılaşmıştır. Saç modelinden, parfümüne, ev mimarisinden, ev malzemelerine, kullanılan araçlardan, izlenen filmlere, yediğimiz gıdalardan, kıyafetlerimize kadar nerede ise tek tipleşiyoruz. Onların bize sunduklarını beğeniyor. Bu beğenin de ne kadar eşsiz ve olağan üstü olduğunu sanıyoruz. Bu seçimi yapan olarak kendimize de tanrısal eşsizlik mertebesine taşıyoruz. Oysa onların sunduğu ev mimarisinde otuyoruz, onların sunduğu kıyafetleri beğeniyoruz. Hatta bize bunu beğeneceksiniz diye beğeni ölçülerimiz dahi oluşturuluyor. Tat hissimiz dahi oluşturuluyor. Hissiyatımız, cinselliğimiz dahi bize çaktırmadan veriliyor kodlanıyor. Onların istediği şekillerde cinsellik yaşıyoruz. Tasarımlarımızın kodları da onlar ait bu durumda. Neyi nasıl düşüneceğimizin de önceden bize aşılanmış halleri var beynimizde.
Özgür tasarım, zihinsel kavga sürecinde yeşerebilir. Soru, cevap, araştırma ve yeninin, özgürün, olmayanın peşinde koşma kavgasında, mücadelesinde var olabilir. Var olanı algılama biçimimizin değişmesi, onu soyutlayıp başka bir şeye, tasarıma dönüştürme sürecinin gelişmesi dehşet keyifli olur. Büyük sanatçıların doğuşu da bu sürecin kendisidir. Var olanı eleştirip yeniye yönelir iken, eski algısın değiştirip farklı algı ve yeni yaratıcılık sürecidir tartışmaya konu olan yaratıcılık. Sunulanın esiri olan beyinler, sunulanın köleliğini süreklileştirirler. Özgür beyin sunulanı sorgular, daha farklı olabilir minin peşine düşer, özgür tasarımın da macerası tam olarak burada başlar.